Yazar hakkında
Barış Çulcuoğlu
Yazar
Bin dokuz yüz seksen iki yılının mart ayında bazen ciğerleri yakmaya yeten; bazen masmavi umut rüzgârlarının estiği, bazen savaşın borularının ürkütücü sesi ile kirlettiği, bazen tedirginlik ve korku sislerinin çöreklendiği havadan bir nefeslik pay aldı yaşayabilmek adına. Nasıl büyüdüğünü, hangi kıvrımlı yollardan geçtiğini, rengârenk umudunu yatağın altında gizlediği zifiri korkusunu hayal meyal hatırlar oldu. Dünyanın alabildiğine geniş, yaşam alanının evi ve çevresiyle sınırlı olduğu zamanlar o eşsiz çocuk oyunlarını tanıdı ve sokakta geçirilen zamanın sihrine kaptırdı kendini. Bu dekoru gün geçtikçe eskiyen sahnede
Yaşar oldu
Her yıkamada gittikçe ağaran siyah önlüğünü giydi sonra. Kirlense de dışarıdan pek belli olmayan renklerle büyümeyi adet edinir oldu. Dünyayı rengârenk boyamaya yetmeyecek kuru boyaları, altmış yaprak çizgili defterleri ve kalın hayat bilgisi kitabını sığdırdı her gün sırtladığı çantasına. Parmak kaldırmadan konuşmamaya çalıştı. Sürekli ders çalışması gerektiği söylendi durdu ve her çocuğun aynı şansa sahip olmadığını
Sezer oldu
Lise yıllarında elleri okul kütüphanesinin kitap kokan cilalı raflarında gezinmeye başladı. İlk öykülerini okurken kütüphane denilen bu geniş odanın neden hep boş olduğunu düşündü durdu. Lisenin son yılında üniversite kütüphanesine okul forması ile girmemek gerektiğini bir gün kapıdan çevrilince öğrendi. Bir yandan ders çalışırken bir yandan kitaplardaki o sihirli dünyanın alaca sokaklarında gezindi. Tanımadığı kuşatıcı karın ve sağanak halinde yağan yağmurun eksik olmadığı bazı sokakları tecrübesizliği ve yaşının küçüklüğü oluşuyla ilişkilendirdi
Okur oldu
Edebiyat okudu, asla pişman olmadı. Ne yaparsa yapsın ortalama bir öğrenci olmaktan kurtulamadı. Bölümü üç dört kitap okuyarak tamamlayanları ve bunu övünerek anlatanları gördü, davranışlarına anlam veremedi. Sınavlara hiç çalışmadığından dem vurarak yüksek not alanları gülümseyerek izledi, müdahale edemedi. Eski dünyanın makyajı gün geçtikçe ağırlaşırken uçurum giderek derinleşti. Edebiyatın edebiyat, felsefenin felsefe olarak kaldığını, geçerli akçenin aslında bunlar olmadığını düşündü
Korkar oldu
Yaşantılar, tasarlanan özler neredeyse aynıydı, ihtiyaçların aynı oluşu gibi. Doğru ya ortada şablonlar dururken insanın kendini yeniden keşfetmesi cahillik olurdu. Özgünlük arar oldu her insanda ve her var olanda. İnsan aşılması gereken bir varlıktır, sözüne inanır oldu. Cevaplanması gereken asıl sorunun varoluş ve öz olduğuna karar verdi. Artık kalem erbabı sayılmanın yeterince kolay olduğu bu ağır makyajlı plazalar şehrinde tarihin karanlık odalarına aydınlatan yazıya, kirlenmemiş gök mavisi sayfalara inancını hâlâ yitirmedi
Yazar oldu
Barış Çulcuoğlu Kitapları
Deneme